İstanbul’daki 11 üniversitede ve Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu (TSKF) Kuşadası Gençlik Kampı’nda gerçekleştirilen etkinliklere katılan 340 öğrencinin 266’sı kadın, 67’si erkek olmak üzere 333’ü testleri doldurdu. Öğrencilerin %80 gibi büyük çoğunluğunun kadınlardan oluşması etkinlikler esnasında da gözlemlenmişti. Etkinlikler için görüşülen öğrenci kulüplerinin hemen hepsinin yöneticilerinin ve kurucu üyelerinin kadın olması da dikkat çekiciydi. Etkinliklerin sayısal sonuçları aşağıda sıralanmıştır.

Tablo 2. Cinsiyet Eşitliğine İlişkin Bilgi Düzeyi 

 

 

Önce

Sonra

%

%

1-4 

14,6

3,7

5-8 

63.3

25.2

9-10 

22.1

71.1

 

 

 

 

 

 

Toplam

100

100,0

Tablo 2’de etkinlik sonrası cinsiyet eşitsizliğine dair bilgisinin üst seviyelerde olduğunu düşünen öğrencilerin oranının %22’den %71’e
çıktığı görülmektedir. Orta- az düzeyde bilgi sahibi olduğunu düşünen öğrencilerin oranı ise %63’den %25’e düşmüştür.
 

Tablo 3.  Cinsiyet Eşitliği Farkındalık Düzeyi 

 

 

Önce

Sonra

%

%

1-4 

6,7

3.7

5-8

53.9

             16.1 

9-10 

47.3

          81.6 

 

 

 

Toplam

100

100

Tablo 3, öğrencilerin cinsiyet ayrımcılığı konusunda farkındalıklarının orta seviyelerden (5-8) üst seviyeye (9-10) yükseldiğini ve farkındalığı olduğunu düşünenlerin sayısının %73 arttığını göstermektedir. Veriler yalnızca kız öğrenciler açısından değerlendirildiğinde ise, cinsiyet eşitsizliğinin tamamen farkında olduğunu bildirenler %95 artışla, %43’ten %84’e yükselmektedir. Proje ile hedeflenen %20’lik farkındalık artışını, genelde %74, kız öğrencilerde ise %95 ile kat kat aşmış olmamız oldukça sevindiricidir.

Öğrencilere genel farkındalık sorularının yanısıra, cinsiyet eşitliğinin çeşitli göstergelerine ilişkin sorular da yöneltildi. Böylece hem öğrencilerin mevcut bilgi düzeylerinin daha iyi anlaşılması, hem de etkinlik sırasında sorular yanıtlanacağı için temel bilgilerine katkı sunulması amaçlandı. Sorulara verilen yanıtlar aşağıda özetlenmiştir.

Sizce toplumsal cinsiyet kavramı aşağıdakilerden hangileriyle ilgilidir?

Bu soruya yanıt veren 333 öğrenciden yalnızca %12’si etkinlik öncesinde toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının değiştirilebilir olduğunu ifade ederken, etkinlik sonrasında bu oran %33’e yükselmiştir. Etkinlik öncesinde toplumsal cinsiyetin doğuştan gelen bir roller ve etiketler bütünü olduğunu ifade eden öğrenciler %9’u oluştururken, etkinlik sonrasında öğrencilerin %97’si bu kavramın doğuştan gelmediğini ifade etmiştir.

Türkiye cinsiyet eşitliği sıralamasında 149 ülke arasında sizce kaçıncı sıradadır?

Türkiye, bu sorunun yöneltildiği 2019 yılında Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu verilerine göre 149 ülke arasında 130. sırada (2020 yılında 153 ülke arasında yerimizi koruyarak yine 130. olduk), listenin son 20 ülkesi arasındaydı. Etkinlik öncesi anketlerden öğrencilerin ülkemizdeki cinsiyet eşitsizliğinin rakamsal boyutları konusunda çok kötümser olmadıkları anlaşılmaktaydı. Türkiye’nin ‘ilk 50 ülke arasında’ yer aldığını düşünen öğrencilerin oranı %20 idi. Etkinlik sonrasında ise öğrencilerin %87’si Cinsiyet Eşitsizliği İndeksi sıralamamızın son ‘20 ülke arasında’ olduğunu belirttiler.

Sizce çalışanların ücretlendirilmesinde en çok dikkate alınan faktör nedir? 

Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği en basit haliyle eşit işe eşit ücret alınmaması ile tanımlanmaktadır ve hem Türkiye’de hem de pek çok ülkede yaygındır. TÜİK verilerine göre eğitim düzeyi fark etmeksizin kadınların erkeklerden daha az kazandığı, yükseköğretim mezunu
kadınların dah i yıllık gelirinin erkeklerin kazancının %75’lerinde kaldığı görülmektedir (Toksöz & Memiş, 2018, s. 128). Bir araştırmanın
verileri çalışanların ücretlendirilmesinde cinsiyetin en önemli ayırıcı unsur olduğunu göstermiştir (Özkan & Özkan, 2010).

Öte yandan cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, asgari ücret dışındaki ücretlerin gizli olması ve diğer ücret politikalarının kurumlarda görünür olmaması nedeniyle ilk bakışta dikkat edilen ve göze çarpan bir cinsiyet ayrımcılığı unsuru değildir. Ücret eşitsizliği konusunda öğrencilerin farkındalıklarının artması sorunun görünürlüğü, dolayısıyla da çözümlerin düşünülmesi yönünde önemli bulunduğu için bu soru ankete eklenmiştir.

Ücretlerin belirlenmesinde politik, dinsel, kültürel faktörler ile cinsiyet ve işverene yakınlık seçeneklerinden hangilerinin daha önemli olduğu sorusuna etkinlik öncesinde aldığımız yanıtlar cinsiyet (%34), işverene yakınlık (%30) ve politik görüş (%22) iken, etkinlik sonrasında cinsiyeti daha belirleyici bulan öğrencilerin oranı %65’e yükselmiştir.

Annenizi ya da ev işlerini yapan yakınlarınızı düşünerek, kadınların evde yaptıkları işlere nasıl bir değer biçerdiniz?

Kadınların ev işlerine harcadıkları emek ve zamanın somut bir karşılığı olmadığından, ev işleri ve diğer bakım emeğinin kendiliğinden ve ücretsiz yapılması kadınların doğal rolü gibi algılanabilmektedir. Öğrencilerden özellikle annelerini düşünerek, yapılan işlere somut bir değer biçmelerini isteme amacımız, kadınların üstündeki bakım emeğini görünür kılmak, ciddi bir zaman ve emek gerektiren bu işlerin, hem istihdama engel oluşturduğuna hem de çalışan kadınlar üzerindeki yükü artırdığına ve eşit paylaşıldığında ise yükün hafifleyeceğine dikkat çekmekti.Beklediğimiz ve arzu ettiğimiz üzere, öğrencilerin çoğu etkinlik öncesinde (%72) de, sonrasında (%77) da annelerinin ev içi emeğine “asgari ücretten kesinlikle fazla” bir değer biçtiler.

Üniversite mezunu genç kadınların işgücüne katılmasının önündeki engeller neler olabilir?

Öğrenciler iş gücüne katılımın önündeki birincil engelin “baba, eş ya da partnerlerin destekleyici olmayan tavırları” olduğunu (%48), ikinci sırada ise “kadınların ev ve bakım sorumlulukları”nın geldiğini (%37) belirtmişlerdir.

Kadınların politik temsil düzeyleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kadınların iş hayatında eksik istihdamının yanında siyasette eksik temsili de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önemli bir göstergesidir. Türkiye’de kadınlar dünyanın pek çok ülkesinden daha önce (1930-1934) seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu halde, eksik temsil halen süren önemli bir sorundur. Türkiye’de yapılan son seçim (Haziran 2018) sonuçlarına göre, parlamentoda kadın temsili %17,4 olmuştur. Mevcut 16 bakanın yalnızca 2’si kadındır. Mart 2019 yerel seçimleri sonucunda 81 büyükşehir belediyesinin yalnızca 4’üne (%5) kadın başkan seçilmiş, 50 binden fazla muhtarlığın yalnızca 1071’ini (%2) kadın adaylar kazanmıştır.

Etkinlikler sırasında hemen her üniversitede öğrencilerin kadınların siyasi temsil oranlarının bu denli düşük olduğunu bilmediklerini ve oldukça iyimser tahminlerde bulunduklarını gözlemledik. Bu soruya verilen yanıtların dağılımı da gözlemimizi teyit eder nitelikteydi. Ön testte öğrencilerin yalnızca %30’u kadınların politik temsilinin en yüksek olduğu alanın TBMM olduğunu belirtmişti. Etkinlik sırasında edinilen bilgilerle bu oran son-testte %64’lere yükseldi. Neredeyse tüm etkinliklerde siyasi katılıma ilişkin bir soru gündeme geldiğinden, kadınların bu alandaki eksik temsiline ilişkin öğrenciler çeşitli çözüm önerileri üreterek farkındalıklarını artırdılar.